Masallarda duyduğumuz ve efsanelerini dinlediğimiz güzel uzun tüylü kuş türü diye başlasak ne denli doğru olur bilinmez. Ancak bu efsanenin farklı kültürlerde ve farklı milletlerde muhakkak yer aldığını belirtmek isterim.

Nam-ı diğer Zümrüd-ü Anka Arap kültüründe ‘Anka’ adı ile anılan bu efsane Türkler tarafından ‘Zümrüd-ü Anka’ ve ‘Tuğrul Kuşu’  olarak tanımlanmıştır. Gözle görülmeyecek kadar yükseklerde uçar ve Kaf Dağı’nda(Kafkasya’da) yaşar. Pers mitolojisinde; Sênmurw (Pehlevi)Pehlevive, SînaMrû(Pâzand) diğer isimlerindendir. Eski Yunan mitolojisinde ‘’Phoneix’’ kalın tüylü ver kartaldan biraz büyük olarak yer almış ve onun varlığına inanılmıştır. Oldukça uzun ömürlü ve herkesin göremeyeceği onu görenlerin ise mutluluğa uzanacağı söylentileri alıp başını gitmiştir.  Çin’de‘’Tanniao’’,‘’Homa’’ve’’Rokh’’isimleriyle, Mısır efsanesine göre üzerinde otuz çeşit kuşun rengi bulunur. Birçok sanatsal figüre ve hikâyeye konu olan Anka Kuşunun hikâyesi farklı kültürlerde aynı şekilde yorumlanmıştır.    Birantik İran Firdevs’in Şehnamesi tanımında ‘Hüma’ Simurg'un kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl yaşar, daha sonraki tanım ve kayıtlarda ise onun ölümsüz olduğu ve Bilgi Ağacında bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir.

Anka Kuşu, ölümünün yaklaştığını hissetmeye başladığı an kendisine kuru dallardan bir yuva inşa etmeye başlar ve bunu ne olduğu bilinmeyen bir zamkla sıvar. Daha sonra yuvanın içinde güneş ışınlarının kuru dalları yakarak yuva içinde ölmeyi bekler.Yanarak ölür ve efsaneye göre küllerinden doğar yavru bir Anka Kuşu rivayete göre bilgi ağacının dallarında yaşar ve her şeyi o bilirmiş. Kuşlar dünyasında ters giden her şeye Anka’nın çözüm bulacağına inanılırmış. Bir an gelir Anka ortalıkta görünmez olur, diğer kuşlar onu aramak için yola koyulurlar. Ona ulaşmak zorludur hatta o Kaf Dağının tepesindedir oraya varmak için de zorlu vadiler ve tepeler aşmak gerekir.

      Derken bir gün; uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın (Kafkasya’da) tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.

Önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp

Papağan tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış).
Kartal;yükseklerdeki.krallığını.bırakamamış
Baykuş yıkıntılarını.özlemiş.
Balıkçıl kuşu bataklığını terk edememiş.

Böylece kuşlar “Yedi vadi” üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi…

Birbirinden farklı ve Zorlu vadiler:1– İstek  2– Aşk,  3– Marifet  4– Hayret  5– Tevhid  6– Yokluk Vadileri.

Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş…

1. vadi “NEFS” vadisi

Vadiye giren kuşlar öyle şaşırmışlar ki, burası sanki bir cennetmiş. Her şey varmış. Bir anda her şeyi isteyebileceklerini fark etmişler. Hiç sınır yokmuş. Zevke, sefaya, bütün emellerine kavuşabilirlermiş. İnsanları anlatan masallarda ki gibi; çalışmadan, uğraşmadan mevki makam sahibi bile olabilirlermiş. Öyle çok kuş vadinin sihrine kapılmış, öyle çok şey istemiş ki. Bu vadide bir sürü kayıp vermişler.

 

2. vadi “AŞK” vadisi

Vadiye girince bütün kuşların gözünü bir sis kaplamış. Gördükleri biçimsiz şekilleri, taşları, odun parçalarını, birer sülün, birer kuğu sanmışlar. Gözleri kör olmuş. Kapılmışlar, sürüklenmişler…

3. vadi “CEHALET” vadisi

Her şey güzel gelmiş gözlerine… Simurg Anka kuşunu bile unutmuşlar. Nereye gittiklerinin ne önemi varmış ki. Orada da gökyüzü, burada da gökyüzü. İlginç nesneler görmüşler, kaya mı ağaç mı ne fark edermiş ki. Önemsemedikçe düşünmemişler. Düşünmedikçe unutmuşlar. Unuttukça yükleri hafiflemiş, gülümsemeye başlamışlar…

4. vadi “İNANÇSIZLIK” vadisi

Vadiye girdiklerinde birden her şey anlamını yitirmiş. Ne olacakmış ki Simurg’u bulsalar. Kesin öleceklerini iddia edenler olmuş. Simurg’un çözüm bulamayacağını söyleyenler olmuş. Bu kadar yolu boşa geldiğini, emeklerinin boşa gittiğini düşünenler olmuş. Kanadı yaralanan bir kuşun aşağıya düştüğünü, hepsinin başına geleceğini bağıra bağıra söylemişler. Yolu tamamlayamayacaklarını ya da tamamlasalar da hiçbir işe yaramayacağını söyleyip geri dönmüş bir sürü kuş…

5. vadi “YALNIZLIK” vadisi

Vadiye giren bütün kuşları korku salmış. Sadece kendileri varmış gibi endişeye kapılmışlar. Acıkan sadece kendi karnının doymasını düşünmüş. Tek başına avlandığı için de başarılı olamayıp daha büyük hayvanlara yem olmuş. Her biri kendi başına hareket etmiş ve yönünü bulmaya çalışmış. Sanki kimse yokmuş gibi yapayalnız hissetmişler. Oysaki milyonlarca kuş aynı amaç için uçuyorlarmış…

6. vadi “DEDİKODU” vadisi

Vadinin her köşesinde fısıltılar duyulmaya başlamış. En arkada ki kuş, Simurg Anka’nın yeniden doğuşta tüylerinin yandığını söylemiş. Öndeki kuş bunu duymuş, yanan tüylerin tekrar çıkmadığını söylemiş. Bir öndeki kuş bunu duymuş, yanan tüyleri çıkmadığı için Simurg’un gizlendiğini söylemiş. Bir önde ki kuş bunu duymuş, morali bozuk olduğu için Simurg’un, saklanırken, onu görenlere zarar verdiğini söylemiş. Daha öndeki kuş bunu duyunca, herkese zarar veren Simurg’un, dayanamayıp kendini öldürdüğünü söylemiş. En öndeki kuşa, gitmeye gerek kalmadığı, Simurg’un toprak olduğu bilgisi gelmiş. Birçok kuş geri dönmüş…

7. vadi “BENLİK” vadisi

Bütün kuşlar vadiye girer girmez, içlerinde değişik bir his uyanmış. Kiminin kanadı biçimsiz gelmiş kimine. Diğeri, her şeyi bildiğini iddia etmiş. Yanlış yoldan gidiliyor diye kargaşa çıkmış. Her kafadan bir ses çıkmış. Herkesin fikri varmış ve doğruymuş. Sanki milyonlarca farklı yol varmış gibi… Hepsi en önde lider olmak istemiş, öne geçmek için birbirlerini ezip durmuşlar… Ta ki vadiden çıkana “BEN”den uzaklaşana kadar…

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.

Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça “si”, “otuz” demektir… murg” ise “kuş”…
Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki aslında Onların her biri bir Simurgmuş. 30 kuş anlarlar ki aradıkları sultan kendileridir ve gerçek yolculuk aslında kendine yapılan yolculuktur. Yani kurtarıcı, bilge, mükemmel kuş; bu yedi vadiyi geçen kuşmuş.

Nefsine hakim olan, körü körüne bağlanmayan, düşünen, kendini geliştiren, kendine ve başaracağına inanan, hep birlikte hareket edilmesi gerektiğini bilen, yalnız olmayı tercih etmeyen, dedikodu yapmayan ve en önemlisi egosunu eğiten kuşlar Simurg’muş…

Küllerinden yeniden doğan Zümrüdü Anka Kuşu…

Hadjimoukoff Hatice Şirin Uyanık

 

 

Kaynakça;

1-Doç. Dr. Ali Duymaz. "Anadolu ve Balkan Türklerinin Halk Anlatmalarında Mitolojik Bir Kuş: Zümrüdü Anka.". Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt: 1 Sayı: 1 Yıl: 1998. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2009.

2-Yrd. Doç. Dr. Erdoğan Altınkaynak. "Yer Altı Diyarının Kartalı.". erdoganaltinkaynak.com. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2009.

 3-H. Dilek Batîslam. "Divan Şiirinin Mitolojik Kuşları: Hümâ, Anka ve Simurg.". Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi,İstanbul 2002, 185-208. Erişim

4-^ "simurg noun" The Oxford Essential Dictionary of Foreign Terms in English. Ed. Jennifer Speake. Berkley Books, 1999. Oxford Reference Online. Oxford University Press. URL erişim tarihi: 13 Eylül 2007 <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t33.e6611>

5-Feridüddin Attar. Mantıku't-Tayr. Tercüman: Sedat Baran. Antik Şark Klasikleri; Lacivert Yayıncılık. İstanbul, 2007