“Ben her güreşte arkamda Türk Milletinin olduğunu ve millet şerefini düşünürüm." Kurtdereli Mehmet (Baykurt) Pehlivan:1864-1939

Kırkpınar güreşlerinin en ilginç ve en renkli kişilerinden biri de cazgırdır. Cazgır güreşçileri çok yakından tanıyan, güreş bilgisi bulunan –“Pehlivanlığın sonu cazgırlık veya hakemliktir sözü meşhurdur” ve aynı zamanda duahan bir kişidir. Pehlivanları o kendine ait olan manilerle seyircilere tanıtır. [1] 

Yağlı güreşte pehlivanları seyircilere tanıtan, güreşe başlatan kişiye “Cazgır” veya “Salavatçı” denir. Cazgır hakem heyetinin eşleştirdiği pehlivanların adlarını, sanlarını, oyunlardaki hünerlerini, uygun mısra ve dualarla tanıtır.

Cazgır, er meydanındaki pehlivanları seyretmeye gelen halka tanıtan, bunu yaparken de cazgırlara ait heyecanlandıran konuşmalar yapan, dualar eden ve şiir şeklinde maniler okuyan kişilerdir.

Cazgırlık, pehlivanlıkta olduğu gibi usta çırak ilişkisi ile nesilden nesile aktarılır. Cazgırlara “Salavatçı” da denilir. Pehlivanlar ve seyirciler üzerinde manevi gücü yüksek bir ruh atmosferi meydana getirerek pehlivanların ünleri ve oyunlarıyla tanıtırlar. Geleneksel kıyafetlerle dualı çayır olan er meydanında yer alırlar.

Güreşler, cazgır duası denilen manilerle başlar. Pehlivanları çok iyi tanıdıkları için onların özelliklerini manilerle seyircilere tanıtırlar.  [2]    

 

Başcazgırlar

        

Güreşten iyi anlayan, pehlivanları güzel manilerle takdim eden, güreşecek pehlivanların adlarını, şanlarını, korkulu oyunlarını seyircilere anlatan; güreşi kendine has pehlivan duaları ile süsledikten sonra başlatan ve galip gelenleri duyuran kimsedir. Yani cazgırın görevi bir çeşit sunuculuktur. Cazgır bütün güreşçileri yakından tanır, pehlivanların yaptığı bütün eski güreşleri bilir, eşleştirdiği pehlivanların dualarını okurken pehlivanların kuvvetli yönlerini söyleyerek, hasmını uyarır, öğüt verir.

Cazgır, pehlivanları beden gücünden çok akıl gücüne güvenmeye çağırır. Onları motive eder; Allah’ın adı anılarak ve başta peygamber efendimize salat-ü selam olmak üzere pirlerin yâd edildiği, manevi değerlerin dile getirilerek bir anlam kazandırıldığı dualar, sözler, pehlivanları cesaretlendirir.

Cazgır, sesi her ne kadar gür ise de pehlivanları tanıması, bütün güreş oyunlarını bilmesi gibi özelliği olan yaşlı kişilerden seçilir. Hatta cazgırlar, şairlik özelliği taşıyorsa, sözleriyle seyredenlere heyecan salarlar. Sırf cazgır izlemek için güreşlere gidenler vardır.

Cazgır, güreşmek için soyunmuş pehlivanları sıraya dizer. İçlerinde o boydan üst boya güreşmesi gerekenler varsa onları ayırır. Diğerlerini de kuvvetlerine göre birbiriyle eşleştirir. Eşlenen pehlivanlar kıbleye yüzlerin dönerek kolları çaprazlama olduğu halde el ele tutuşurlar. Bu şekilde dualarını okur. Eğer güreşçiler tanınmış güreşçi ise cazgır, ayrı ayrı pehlivanların ardında durarak duasını okur. Güreş başlamadan önce vakur bir şekilde ağır ağır yürüyerek meydanın tam ortasına gelir. Eşleştirdiği pehlivanları yanına çağırır, yönlerini kıbleye çevirir. Elini her ikisinin sırtlarına vurarak rükûa varır gibi eğilip ellerini diz kapaklarına koymalarını söyler, iki pehlivanın arkalarında durur, sağ elini sağdakinin sırtına, sol elini soldakinin sırtına vurur.

Çiftler sağ ve sol elleri birbirini tutarak sağ ayakları biraz ileri ve yana atılmış ve başları öne eğik olarak dururlar. Cazgır her birinin adını sanını memleketini bağırarak söyler. Peşinden duasını ederek ‘Hak yüzünü ağartsın!’ der ve meydana salar. Pehlivanlar Allah, Allah sesleri ve davul zurnalar eşliğinde önce peşrev çekip güreşe başlarlar.

Cazgır, meydandaki birliği korumaya, pehlivanları bir arada tutmaya gayret eder. Güreşin moral kaynağı olup ayrıca yağ isteyen, su isteyen pehlivanlara yağcıyı, bezciyi, sucuyu sevk eder. Dini ve hamasi duygularla güreşçileri halka tanıtan Başcazgır ve yardımcıları kendilerine özgü milli kıyafetler giyer, başlarına poşu sararlar. Pehlivanlıkta olduğu gibi cazgırlıkta da usta çırak geleneği vardır.

Cazgırların en ünlüleri olarak; Edirne Ayşe Kadın Cami İmamı Sadık Hoca (Atılgan) ve Şirin Mustafa sayılabilir. Bugün ülkemizde üç yüze yakın cazgır vardır. Çoğu öteden beri söylenilmekte olan pehlivan dualarını okumakta, kara düzen konuşmaktadırlar. Kırkpınar güreşleri ve diğer yağlı güreşlerin en önde gelen baş cazgırları Şükrü Kayabaşı, Mustafa Bursalı, Koca Osman ve rahmetli Pele Mehmet’tir. Âşık İmami, Türkiye Güreş Federasyonu’nun baş cazgırlarından olup Türkiye’nin her yerindeki yağlı ve karakucak güreşlerine davet edilmektedir.

                        Amasya Hamamözlü Cazgır

Tokur Mehmet [3]

 

 

Mustafa Şirin

D.T. 01.01.191001.01.1990

Başcazgır 1984.1983.1982.1981.1980.1979.1978.1977.1976.1975.1974.1973.1972.1971.1970.1969.1968.1967.1966.1965.1964.1963.1962.1961.1960.1959.1958.1957.1956.1955,

1956… 1982

Balıkesir ili Edremit ilçesi Akçay Beldesi Tahtakuşlar Köy’ünde 1910 yılında doğdu. Balıkesirli Şirin Baba namıyla anılan merhum Başcazgır Mustafa Şirin göçmen kökenlidir.

Cazgırların büyük ustası olan Mustafa Şirin 1950 yılında cazgırlığa başlamıştır. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde cazgırlık yapmış ve Tarihi Kırkpınar Er Meydanı Sarayiçi’nde ilk defa 1954 yılında Başcazgırlığa başlamıştır. Uzun yıllar süren başcazgırlık serüveni 30 yıl devam etmiştir. 1984 yılına kadar gür sesiyle seyirciye pehlivanların tanıtımı hafızalardan silinmemiştir. Mikrofonun olmadığı yerlerde uzun boru ile o gür muhteşem sesiyle pehlivanları halka tanıtmıştır. 1963 yılında Şükrü Kayabaş’ı yanına cazgır yardımcısı olarak almıştır.

1964 yılında Sakarya ili Söğütlü İlçesi’nden Filiz Osman namıyla Osman Kocasakal’ı yanına çırak olarak almıştır. 21 yıl boyunca Kırkpınar Yağlı Güreşlerine genç cazgırların yetişmesi için büyük emekleri olmuştur.

Genç cazgırların ve cazgırlığın gelişmesine vesile olan büyük usta Şirin Baba, 1984 yılında sağlık sebebiyle cazgırlığa veda etmiştir. Başcazgırlık görevini Şükrü Kayabaş’a bırakmıştır. Cazgır Şükrü Kayabaş ve Filiz Osman’ın üzerinde büyük emeği vardır.

Balıkesir Akçay Tahtakuşlar Köy’ünde doğmasına rağmen ikamet yeri Kocaeli Kartepe Sarımeşe’den evlenerek orada ikamet etmiştir. Hiç çocuğu olmamıştır. Eşi rahmete kavuşunca Sakarya Sığınma Evi Düşkünler yurduna yerleşmiş, 1990 yılında hayata veda etmiştir.[1]

[1] Şükrü Kayabaş’ın Mustafa Şirin’i anlattığı anılarından derlenmiştir.

Şirin Baba namıyla bilinen Cumhuriyet dönemi Kırkpınar Güreşlerinin en ünlü cazgırı Mustafa Şirin

 Başcazgır Hali Ağa ölünce bu görev Şirin Baba’ya verildi. Başcazgır Mustafa Şirin Şirin Baba giyim tarzı, ses tonu, manileri ve nükteleri ile pehlivanların ve seyircilerin gönlünde özel bir yere sahipti.

Şirin Mustafa uzun yıllar başcazgırlık yaparak, Sarayiçi’nin unutulmazları arasına özel bir yer buldu.

   Şirin Mustafa’nın unutulmaz manilerinin başında geleni şu idi.

 

“Dün gece uyumadım, ağrıdı dişim,

Baldan, şekerden tatlıdır, Tekirdağlı senin güreşin.

            Bandırmalı Kara Ali’yi sorarsan o da senin bir eşin.”

Şükrü Kayabaş onu,

“Şirin Baba adı ile bilinen ustam Başcazgır Mustafa Şirin Balıkesir İli Edremit İlçesi Güre (Akçay) beldesine bağlı Tahtakuşlar Köyü doğumludur. Kocaeli Sarımeşe’den evlenince oraya yerleşmiş ve kendini tanıdığımdan sonra da hep orada yaşadı.  Kendisi ile ilk defa 1948 de Sarayiçi’nde görev almış ve Başcazgır olmuş. 1982 yılına kadar tam 34 yıl Başcazgır olarak görev yapmış. 1963 te beni çırak olarak yanına aldı. 1965te de Adapazarlı Osman Filiz’i yanına aldı.

Güreş yaparken ayağım kırılınca güreşi bırakmak zorunda kalmıştım. İmam hatip Lisesi mezunu olduğum için hitabetim ve hafızam iyi idi. Cazgırlığa heveslendim. 1962 de Babaeski’de bir güreşte kendisini tanıdım. Kendisine bir boyu salavatlamak istediğimi söyleyince bana izin verdi. Salavatlamamı beğenince yanında cazgırlığa başladım.

Çok babacan insandı ve bu sebeple Şirin Baba denirdi. Nükteleri ve manileri benzersizdi. Pehlivanlar ve seyircilerle diyaloğu çok iyiydi ve alçak gönüllü bir insandı. Bana göre Sarayiçi’nin en önemli cazgırı o idi.

Şirin baba pehlivanları salavatlarken halkın ilgisini çeken maniler söylerdi. Pehlivanların memnuniyetlerini, yaptığı oyunları, manilerin arasında söyler ve halka tanıtırdı, bu da çok ilgi çekerdi. Seyirci keyif alırdı. Biz çırakları da onun gibi maniler söylemeye çalışırdık. Ancak sonraki yıllarda daha çok kahramanlık temalı maniler okunmaya başlandı. Bana göre eski güzelliği kalmadı. Şirin Babanın ünlü manilerinden birisi de,

“Yağmur yağacak seller akacak/Samsunlu İbrahim Karabacak 

Bahçelerde vardır elma ağacı/Sındırgılı Mehmet Ali Yağcı

Bazı pehlivanların gayet sert olur eli/İzmirli paça kazıkçı Kara Ali”

1982 de son defa Sarayiçi’nde mikrofonu eline aldı ve veda etti. Başcazgırlığı bana bıraktı ve o yıldan beri bu görev bana nasip oldu. Bana göre gelmiş geçmiş en iyi Başcazgır Şirin Baba’dır. Bugün cazgırlıkta bu seviyeye geldiysem önce Allah’ın sonra da Şirin Baba’nın sayesindedir. Kendisi Başcazgır olarak başpehlivanlık final güreşinin salavatlamasını bana bırakırdı. Ağalık müzayedelerini de kendisi yapması gerekirken yetişmem için bana yaptırırdı. Şirin Baba sayesinde Başcazgır olmadığım dönemlerde de altın kemerli başpehlivanlar da dâhil birçok final güreşinin salavatlamasını yapma imkânını buldum.”[4]

Allah rahmet eylesin.    

                        Osman Filiz (Osman Kocasakal)

            Asıl soyadı Kocasakal olmasına rağmen “Osman Filiz” olarak tanınmıştır. Cazgırlığa başladığı zaman ses ve hitap yönünden oldukça yetenekli bulunmuş ve “Filiz” gibi bir cazgır yetişiyor” denilmesi üzerine “Filiz” lakabını almıştır. Bu özelliğinden dolayı kendilerini salavatlayan Ahmet Taşçı, Cengiz Elbeye, Hüseyin Çokal, Aydın demir gibi ünlü pehlivanlar “O bizi etkilemiştir” derler. 

10,3.1943 Sakarya doğumlu olup, evli ve üç çocuk sahibidir. Cazgırlık yanında büfe işletmeciliği de yapmıştır. 1993e kadar Sakarya Söğütlü de, bundan sonra da Lara/Antalya’da oturmaktadır. Babasından öğrendiği geliştirmek için TRT spikerlerinden replik dersi almıştır. Kırkpınar Yağlı güreşleri yanında Bafra Karakucak cazgırlığı ve Antalya Avrupa Gençler Şampiyonasında minder Güreş spikerliği yapmıştır.

Cazgırlık öncesinde 19 yaşına kadar yaptığı güreşi omuzundan sakatlanması üzerine bırakmıştır. 1964te “Şirin Baba” lakaplı Mustafa Şirin’in yanında cazgırlığa çırak olarak başlamıştır. 2005e kadar devam ettirdiği cazgırlığı bırakmıştır. Çırakları, Mustafa Bursalı, Kasım Aslan, “Çivi” lakaplı Hüseyin Kara ve Erkan Kocasakal vs dir.[5]

                        Pele Mehmet

            Asıl adı Mehmet Tura’dır. “Pele” lakabını 15-16 yaşlarında İznik Sporda top oynarken takım kaptanı rahmetli Orhan Bey tarafından Brezilyalı ünlü futbolcu Pele’ye izafeten verilmiştir.  1946 Derbent Köyü/İznik doğumlu olup Ortaokulu bitirmiş, 1 kız 3 erkek çocuk sahibidir. Türkiye Güreş Federasyonunda cazgırlık dersi veren Tarihi Kırkpınar’ın ünlü usta cazgırlardandır.  Beş kuşak dedeleri ve iki ağabeyi yıllarca güreş yapmıştır. 1967de başlayan cazgırlığı,

            -“Davul ve zurnaların sesi beni bu mesleğe yöneltti” der. Ustası Deliormanlı Mestan ustadır. Çırakları iki oğlu Levent ve Bülent Tura kardeşler, Antalyalı bayram Ali Dede, Karabüklü Tokur Mehmet, Karamürselli Sabahattin Erdoğan’dır. [6]

            Pele Mehmet 22.10.2020de yakalandığı Covid’ten kurtulamayarak ölmüştür.     

                        Mustafa Bursalı

            1948de İskilip/Çorum’da dünyaya gelmiş, Ankara’da oturur, evli ve üç çocuk sahibidir. MTAdan emekli olmuştur.

1970-1986 arasında güreşmiştir. 1971,1972,1973te grekoromen, serbest ve karakucakta Türkiye şampiyonu olmuş. Sağ kolundaki rahatsızlık ve tedaviden sonra tekrar güreşe başlamışsa da 32,33 yaşlarında güreşi bırakmıştır.

MTA da çalışırken arkadaşlarının,

-“Usta senin sezin güzel sen cazgırlık yapabilirsin” demelerine rağmen, güreş yaptığı dönemde bazı cazgırların usulsüz tavır ve davranışları, bahşiş istemeleri vs yüzünden cazgırlığa sıcak bakmaz.

1986da Yozgat’ın bir ilçesinde gittiği güreşe cazgır gelmediği için teklif üzerine cazgırlık yapar ve böylece cazgırlık hayatı başlar.    

            Teklifi üzerine TGF cazgırların bahşiş toplama, siyasi konuşma yapma yasağı getirilmiş, cazgırlık lisansı kuralı getirilmiştir. O,

-“Güreşe ve cazgırlığa başlatanlara da dua etmiştir. Ustaları Şükrü Kayabaş ve Filiz Osman’dır.[7]

 

Şükrü Kayabaş

 

Yağlı güreşe pehlivan olarak 1957 de başladım. 1964 te rahmetli Mehmet Ali Yağcı ile Kara Ali Çelik güreşirken üzerime düştüler ve sol ayağım kırıldı ve sakatlandım. Buna rağmen güreşten kopmadım. Babaeski’de ve çevresinde yapılan güreşlerde rahmetli ustam Şirin Baba’nın (Kırkpınar Başcazgırı Mustafa Şirin) teşvikiyle 1965 te cazgırlığa başladım.

Rahmetli Pele Mehmet ile kardeş gibiydik. Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan başbakanken Kırkpınar’a katıldığında başpehlivanlara salavatlarken sesim kısıldı. Pele Mehmet hemen devreye girerek fiyaskoyu önledi.

Yağlı güreş dualı bir spor dalıdır. Peygamber Efendimizden beri gelen bir spordur.

“Pirimiz üstadımız Hz. Hamza,

Peygamberimiz Hz. Muhammet Mustafa” diyerek cazgır dua eder. Yağlı güreşte bazı ögeler vardır. Bunlar.

1) Salavat, cazgırlar tarafından çeşitli maniler okunarak yapılır.

2) Tokalaşmak, hakkını helal et demektir.

3) Peşrev çekmek, ısınma hareketidir.

4) Paça bağlarını yoklamak, rakibin paçasını kontrol edip gevşek bağlamışsa uyarmaktır.

5) Kıbleye temenna edip yere çökmek, “Allah’ım beni başarılı kıl” diye dua etmektir.

Dua ve peşrevden sonra tokalaşarak güreşe başlanır.

Yetiştirdiği en ünlü cazgırlardan birisi Balıkesirli Osman Çayırdır. Cazgırlık önceden usta-çırak ilişkisi içinde olurdu. Şimdi Türkiye Güreş Federasyonunun açtığı imtihanlar sonunda seçimler yapılıyor. Önceki sisteme dönülürse daha iyi olur. Cazgırlar, pehlivanları çok iyi tanımalı ve öyle salavatlamalıdırlar. Örnek,

  “Bahçemizde vardır birkaç elma ağacı,

Meşhur Kündeci Sındırgılı Mehmet Ali Yağcı” der.[8]         

İstanbul’da oturmaktadır. 1943te Kırklareli ili Babaeski ilçesi Sinanlı Beldesi doğumludur. Ailesi Bulgaristan’dan gelerek Türkiye’ye yerleşmiştir. İmam hatip lisesi mezunu, evli ve iki çocuk dört torun sahibidir. Ticaretle uğraşıp sanayicilik yaparken cazgırlığa da devam etmiştir. İşi bıraktıktan sonra 1990da işini bırakıp emekli olmuştur.

1957de Kırkpınar güreşlerine katılmış, başpehlivanlar İzmirli Kara Ali ve Sındırgılı Mehmet Ali Yağcı güreşirlerken bunun üzerine düşmüşler ve ayağı kırılmış ve pehlivanlığı bırakmıştır.

Cazgırlığa Kırkpınar baş cazgırı Şirin Mustafa’nın yanında -çırak- olarak başlamıştır. 1982de ustasının rahatsızlanması üzerine baş cazgır olmuştur. Cazgırlığa ne kadar devam edeceği sorulunca benim için:  

-“25. yıl, gümüş, 50. yıl da altın yılı olacaktır” demiştir.  1970-1990 arasında Türkiye Güreş Federasyonunda Yağlı Güreş has Başkanlığı yapmıştır. Çırak cazgırlara ders vermiştir. O bir konuşmasında:

-“Bizde çırak-usta ilişkisi vardır. Bütün cazgırlar bana usta derler. Yeni cazgırlar yetiştirmek için çalışıyoruz. Bunlar:

 

Amasya                       Mehmet Tokur

Antalya                       Bayram Ali Dede

Antalya                       Erkan Kocasakal

Balıkesir                      Osman Çayır

Çorum                         Mustafa Bursalı

İznik                           Mehmet Tura (Pele)

İznik                           Bülent Tura

Karabük                      Mehmet Bayram

Kocaeli                       Sabahattin Erdoğan

Samsun                       Kasım Aslan

Samsun                       Kemal Keser

 Silivri                         Recep Koşan

 

Şükrü Kayabaş

 

Cazgırlıkta elli yılı geride bırakarak başta Kırkpınar olmak üzere Türkiye’nin değişik yerlerinde düzenlenen yağlı güreşlerde cazgırlık yapmaya devam etmektedir.[9]

Günümüzün cazgırları deyince; doğaldır ki 50’yılı aşkın bir süredir bu işi yapan Şükrü Kayabaş akla gelmektedir.

Şükrü Kayabaş ustamız, adını ettiğimiz ünlü cazgır Şirin Mustafa’nın çırağıdır. Ve bu gün için Tarihi Kırkpınar’ın da Başcazgırı’dır.

50’yılı aşkın geçen bu süreçte; Şükrü Kayabaş Baş Cazgırımız, kendi ekolünü yaratmış, Tarihi Kırkpınar’a ve ülkemizdeki bütün güreş organizasyonlarına damgasını vurmuştur.

Bugün itibariyle Sayın Şükrü Kayabaş’tan sonra, Bursa İznikli rahmetli Pele Mehmet Tura’yı Tarihi Kırkpınar’ın Başcazgırı olarak tanımlayabiliriz.

Aynı şekilde Antalyalı Emin GER ve Bayram Ali Dede’yi de bu alanda geleceğin baş cazgırları olarak gördüğümüzü söyleyebiliriz.

Bu arada Edirne’den de Ergun Sevindi kardeşimizi de Kırkpınar’da önemli görevler üstlenecek bir cazgır adayı olarak gördüğümüzü ifade etmeliyiz.

Şükrü Kayabaş

2023 yılında ülkenin çeşitli yerlerinde düzenlenen güreşlerde 2024 yılı Kırkpınar Güreşleri’nde cazgırlıkta 60. Yılını doldurarak cazgırlığı bırakacağını,

Edirne Belediye Başkanlığı tarafından kendisine altın kemer takdim edileceğini,

Bundan sonra ülkenin çeşitli yerlerinde düzenlenecek güreşlere giderek güreş seyircilerinden helallik alacağını

Geleneksel Güreşler Federasyonu Başkanı İbrahim Türgiş tarafından cazgırların eğiticisi olarak görevlendirileceğini,

Yerine büyük ihtimalle Emin Ger’in baş cazgır olarak tayin edileceğini açıklası.

 

Şükrü Kayabaş

 

D. T. 21.01.1943-

Baş Cazgır; 2020,2019, 2018, 2017, 2016, 2015, 2014, 2013, 2012, 2011, 2010, 2009, 2008, 2007, 2006, 2005, 2004, 2003, 2002, 2001, 2000, 1999, 1998, 1997, 1996, 1995, 1994, 1993, 1992, 1991, 1990, 1989, 1988, 1987, 1986, 1985…

Kırklareli’nin Babaeski ilçesinde 21.01.1943 tarihinde Doğan Kayabaş, 1963 yılında Ustası Şirin Mustafa’nın yanında genç cazgır olarak göreve başlamıştır. 1982 yılında Baş Cazgırlığa yükselen Kayabaş, 2014 yılı Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde 17 cazgır ile birlikte görev yapmıştır.

Cazgırlık görevinde 2014 yılı itibariyle 51. yılını kutlayan Kayabaş, Cazgırlıkta görevinde 25 ve 50 yılları geride bıraktığını, platin yılına kadar görevini sürdürmek arzusunda olduğunu beyan etmektedir.

Şükrü Kayabaş Baş Cazgırı tanımlarken; “Sadece Başpehlivanları er meydanına salan kişidir. Bu bağlamda, Pehlivanları çok iyi tanıması onların yapmış olduğu oyunları çok iyi bilmesi, onları memleketleri ile seyirciye takdim etmesi, Kırkpınar ağalık ihalesini yapması, gerektiğini beyan etmektedir.”

Cumhuriyet tarihinin ilk altın kemerinin ebedi sahibi olan ve 1966, 1967 ve 1968 yılları Başpehlivanı Ordulu Mustafa ile 1976, 1977, 1978 yılları altın kemerli Başpehlivanı Aydın Demir’i, 1982, 1983, 1984 yıllarında altın kemerli Hüseyin Çokal’ı tanıtarak halkın takdirini kazandı. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde tüm boylarda güreşen pehlivanlarımızı güzel şiirleriyle halkımıza tanıttı. Şu ana kadar 10 belediye başkanı ile görev yaptığını belirten Kayabaş, 41 ağanın açık artırmasını yapmıştır. Belediye Başkanları tarafından çeşitli ödüller ile takdir edilmiştir.

Yiğit olan yiğidin hakkını,

            Tastamam yiğide teslim et.

            Beni de soracak olursanız,

            Tarihi Kırkpınar baş cazgırlarından

            … Bölgesi cazgırlarından

            Şükrü Kayabaş

            … Çırağı … [10]

 

 

                                    Cumhuriyet Öncesi Ün Yapmış Olan Güreşçiler

 

                        Anadolu’da

           

                        Taz-Daz-Ali

 

Orhan Gazi (1281-1362) çağı pehlivanlarındandır. Fatihten önce İznik yakınına yapılan kaleye komutan olarak tayin edildi.

 

                        Şeyh Seyyit Cemalettin

 

            Sultan 1. Murat 1326-1389) zamanı pehlivanlarındandır. Edirne alındıktan(Nisan 1360) açılan Güreşçiler Tekkesi Şeyhliğine tayin edildi. Bu tekke aynı zamanda Şeyh Cemalettin tekkesi olarak da anıldı.

 

                        Er Sultan

 

            Sultan 2. Murat ve Fatih (1403-1451) zamanı pehlivanlarındandır. Bu Er Sultan “Serçeşme-i Kuştigiran” yani pehlivanların başıdır. Mezarını Edirne Güreşçiler Tekkesinde olması onun bu tekkede şeyhlik yaptığının işaretidir.

            Er Sultan Fatih’in huzurunda Akkakoyunlu 70 pehlivana galip gelmiştir. 

 

                        Bahtiyar

Sultan 2. Beyazıt, Amasya’da valiyken (1451-11 Mayıs 1481) Hacı nevruz Bey’in yerine defterdar yaptığı Amasyalı hacı İshak Paşazade Piri Bey’in yetiştirdiklerindendir. 2. Beyazıt tahta çıkmak için geldiği İstanbul’a onu da götürmüştür. Hem güreşen hem de ok atan Bahtiyar burada güreşi bırakıp ok atmaya devam etmiştir.

            Bursalı Şüca

2. Beyazıt devri okçularındandır. Bosnalı bir devşirme olup, Bursa’da bir Türk ailenin yanında eğitildiği için “Bursalı” ve “Tekkecikulu” diye anılmıştır.

İlk önceleri güreşe heves etmiş, bir süre sonra okçuluğa önem vermiştir.

Demir Hasan

Yavuz devri pehlivanlarındandır. Güreşi Er Sultandan öğrendi. Süleymaniye Camii yanında Serçeşme-i Kuştigiran Pehlivan Demir Meydanı vardır.

Nemr Tekkesi denilen tekkenin doğru adı “Demir Tekkesi”dir. İstanbul’da ne kadar kaldığı bilinmezse de Razgrat’ın Kemaller İlçesinin Mumcular Köyünde tekke açmak istemiştir. 

Demir Hasan Pehlivan’ın tekkesini aba-i Âlem diye ün yapan Pehlivan İbrahim Paşa yenilemiştir.     

Turgut Reis

Manisa İli Saruhan İlçesine bağlı bir köyde dünyaya geldi. Babasını adı Veli’dir. Yaratılışındaki yiğitlik ve kahramanlık sebebiyle önce ok atmaya ve güreşmeye heves ederek bu sporları yaptı. Daha sonra denizciliğe yönelerek önce levent sonra ünlü Türk denizcisi oldu. 

Barbaros Hayrettin Paşa komutasında Preveze Deniz 28 Eylül 1538) savaşına katıldı. Barbaros’un ölmesi üzerine Kanuni kendisini vali yapma söz verdiği için Osmanlı himayesine girdi. 1554 Trablus’u alarak Osmanlı sınırlarına kattı. 1565 Malta savaşında öldü ve Trablus’a gömüldü.

            Arnavutoğlu Ali Pehlivan

Kastamonu’nun İhsangazi İlçesinin Kuzkaya bucağına bağlı Canbaz Köyünde (1825-1830) arasında doğdu.  Ailesinin lakabı Arnavutoğlullarıdır. 180 cm boyunda 85-90 kg ağırlığında, geniş omuzlu, adaleli, kemikli olup “Ustaların Ustası” denilmeyi hak etmiştir. Önceleri karakucak ve yağlı güreşlerde ün yapmış Hemşerileri gibi güreşi geliştirmek için İstanbul’a geldi ve Şehzade Abdülaziz’in hizmetine girdi ve onun pehlivanı oldu.

Keçeli Pehlivan’dan sonra şöhreti büyün cihana yayıldı. Rakiplerini ezerek yener, çoğunlukla pes ettirirdi. Pomak Kavasoğlu İbrahim saraya gelinceye kadar, rakipsiz başpehlivan oldu. Ona ve daha sonra gelen Pomaklara yenildiği bilinmiyor. Ancak 1864te Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa’nın gönderdiği Keçecili Şeyh Kasım Pehlivan İstanbul’a gelince hiç yağlı güreş bilmeyen Kasım’ın, pehlivanlık derecesini anlamak için karakucak bilen Arnavutoğlu Ali Pehlivan ile güreştirildi. Keçecili onu yendi.

Köyüne döndüğünde yanında kısbetini de getirmiş ve İslamköylü Tülü pehlivan ile güreşmiş, bundan sonra güreşe devam edip etmediği bilinmiyor.

Oğlu Mustafa Pehlivan babası kadar olmasa da iri bünyeli, adaleli bir pehlivanmış. Hacı da olan Mustafa Pehlivan ihtiyarlığında köyüne gelip yerleşinceye kadar Mustafa Bey diye anılmış, İstanbul’dan getirdiği ustalara güzel bir konak yaptırmış.           

            İpçi Hüseyin

Kastamonu’nun Ağcakavak Köyünde (1678) de doğdu. Pehlivan olduğu kadar yazı yazmaya da hevesli olduğu için İstanbul’a gelerek tanınmış hat hocalarından “Derviş Ali Efendi’den yazı dersi aldı. Bu arada Yenikapı Mevlevihane’si yakınında bulunan güreş alanına Pazartesi günü gider güreş yapardı. 

Yine bir Pazartesi günü buraya gittiğinde karşısına “Çukadar eli” adlı meşhur bir pehlivan çıktı.  Onunla tutuşur tutuşmaz tekten kapıp altına aldı. Kapan oyunu ile yendi ve o gün Başpehlivan oldu. Bu arada güreş seyretmeyi çok seven Hafız Osman da bu güreşi seyretmişti. Bu pehlivanın kim olduğu sorulunca Hattat derviş Ali Efendi’nin çırağı olduğunu söylemişlerdir. Bu olayın anlatıldığı kişi, İpçi Hüseyin’in hocası da “O Hüseyin Çelebi benim şakirtlerimdendir” demiştir.

İpçi Hüseyin 1708de icazet aldıktan sonra “Derviş Ali Efendi’ye damat oldu. Valide Sultan Cami İmamlığında, Eski sarayda yazı öğretmenliğinde ve Topkapı Sarayında kâtiplik yaptı.

1744te ölünce Üsküdar’da hocası ve kayınpederi Ali Efendi ile arkadaşı Zühtü İsmail Efendilerin kabirleri yan yana oldu.        

            Zünnüoğlu

Sultan 3. Ahmet (1703-1730) pehlivanlarındandır. Onun oğulları için Ok Meydanında yaptırdığı sünnet düğününde Zünnüoğlu Keskinoğlu ile güreşip, Üsküdarlı Kara Osman da Çukadar Abdi ile eşleşti. Birinin zoru, diğerinin kuvvetini yenemeyip güreşten de vazgeçmeyip baş başa vuruşmaya başlayınca Keskinoğlu ile Kara Osman güç kaybedip yere düştüler.

Seyit Vehbi Pehlivan güreşince, ayılarla insanların yaptığı güreşe verdiği önem kadar önem vermediği için daha fazla bilgi yok.         

            İbrahim Paşa

Bozok’ta (Yozgat) 1766 da doğdu. Sultan 1. Abdülhamit (1773-1789) 3. Selim (1789-1807) 4. Mustafa (1807-1808) ve 2 Mahmut (1808-1839) çağlarında yaşamış, kahramanlıkları ile önce Kapıcıbaşı, sonra Mir-i Miran sonra vezir olarak Rika Valisi oldu.

  Osmanlı-Rus savaşındaki kahramanlıklarına rağmen “Hacıoğlu” savaşında esir olup Rusya’ya götürüldü. Esaretten sonra Sivas, Erzurum, Diyarbakır ve İnebahtı valilikleri yaptı. Tepedelenli Ali’nin yola getirilmesinde görev aldı ve 1821 de öldü.

            Seren Pehlivan

3. Selim çağının başpehlivanıdır. Çok uzun boylu olduğu için yanında bir çocukla dolaşırmış.

            Pehlivan Hüseyin Paşa

3. Selim çağı pehlivanlarından olup yeniçeri Ağası olduğu için “Pehlivan Ağa” olarak ün yapmıştır.

Belgrad Sancağının Bosna sınırına yakın Sokol kazasının köyünde doğdu. İstanbul’a gelip Yeniçeri Ocağının 56. Bölüğünün pehlivanı oldu. Çeşitli görevlerden sonra Yeniçeri Ağası oldu. 3. Selim taraftarı olduğu için, “Yeniçerileri 4. Mustafa aleyhine kışkırtıyor” suçlaması ile serasker Mustafa Paşa tarafından Temmuz 1807 de idam edildi.

            Avcı Pehlivan

Bergama’nın Göçbeyli köyünde 1807de doğdu. Osman Bayatlı onun için,

“Hacı Avcı pehlivan başa güreşirdi. Deve pehlivanıydı. Zamanında Akçakocalı Ali Pehlivan’dan sonra başpehlivandı. Kısbet omuzunda güreşe “Hicaz’a gitmiştir. Uzun boylu iri vücutluydu.

Bir defa “Alibeyli köyünde bir Arap pehlivanla başa çıktı. Kısbeti olmadığından ve başka kısbetler de iyi gelmediğinden, pırpırt donla güreşmiş olduğundan berabere kalmışlardı.

Nihayet Arap pehlivanı Aydın’da yenmişti. Avcı pehlivan R 1305(M 1890) da 85 yaşında çift sürerken öldü.BURADA KALDIK

            Çoban Hacı Pehlivan

Bergama’nın Göçbeyli köyünde 1790-1800 de doğdu. Çardak Güreşlerinin cazgırlığını yapan torunu Ali Çubukçu (1905 doğumlu),

“Dedem Çubukçuoğlu Mehmet Pehlivandan dinlediğime göre Çardak yöresi “Çırpan Mustafa ve “Hafız Yakup” pehlivanlar üçü Kırkpınar Güreşlerine gitmişler. Çırpan Mustafa Pehlivan başaltında güreşirken seyircilerden birisi “Yaşa Çırpan Pehlivan” diye bağırınca başa güreşmek için bekleyen “Tırnovalı Hafız Pehlivan” yanlarına gelerek güreşi durdurmuş ve (Ç.M.P) na “Pehlivan sen başpehlivansın ben senin şöhretini duyarak buraya geldim” deyip güreştiği pehlivana pes ettirmiş ve baş güreşinde ikisi eşleşmişler.

Güreş sonunda Tırnovalı Hafız, Çırpan’ı pes ettirerek yenince “Üzülme pehlivan, bu gök kubbesi altında seni yenecek iki kişi var. Birisi ben, Tırnovalı Hafız, diğeri de Anadolu’da Hacı Çoban Pehlivan, bunların ikisini de tanı” demiş.

Osman Bayatlı İzmir halkevi tarafından yayınlanmış olan “Fikirler” dergisinde (Ç.H.V) için 1933te Kırkağaçlı “Pabuççu Halil Gördes’ten ve 1941 de “Göçbeyli” köyüne giderek o zaman 90 yaşında bulunan “Mehmet Canbaz’dan bilgiler aldığını yazmıştır. 1941 de bile cazgırlar pehlivanların sırtına ellerine koyarak “Şam kapısına kısbet asan Hacı Pehlivana da kalmadı bu dünya pehlivan” diye nasihat ederlermiş.

Çoban Pehlivan soyu “Bekiroğulları” soyadını almış ve bu şekilde anılmış. Ağası Süleyman Ağa ile beraber hacca giderek kısbetini Şam kapısına asmış.

            Akçakocalı Ali Pehlivan

Akhisar İlçesine bağlı “Yayaköy” Palamut bucağının Akçakocalı köyünde 1800 de doğdu.            

Yaya köyünde “Deli Süleyman Ağa Çeşmesi” dibinde delikli bir taş vardır. Bu taşı “Palamut” bucağına geçtiği zaman çeşme dibinde, Bergama tarafına gittiği zaman karşı taraf koyarmış. 3-4 kişinin kaldırabileceği bu taşı yalnız taşırmış. Bu şekilde pehlivanın hangi semtte oturduğu anlaşılırmış. Gediz çayında “naldöken” de böyle taşlar varmış.

Akçakocalı ile Balıkesirli bir pehlivan görüşmek istemiş, katarla develerini getirmiş ve: “Ya bu katarı alısın ya deveyi verirsin demiş ve güreşte kazanmış deveyi almıştır.

Hala cazgırlar, “Kaftan Kaf’a ün salan Akçakocalı Ali pehlivana da kalmadı bu dünya pehlivan” diye söylerler.[11] 

Çeviricioğlu Hacı Mehmet Pehlivan

Kastamonu’nun merkez ilçesine bağlı Kurt Köyünde 1844 te dünyaya geldi. Babası Kadri Ağadır. Sultan Abdülaziz’in ünlü pehlivanları istemesi üzerine, kurt Köylü “Danacı” “Çeviricioğlu” ve Ağcıkavaklı “Selim” vardı.[12] 

            Âşık Kariboğlu Mehmet Pehlivan

Kastamonu’nun Evciler Köyünde 1881 de dünyaya geldi. Lakabı Âşık Kariboğlu olup, babasının adı Hüseyin’dir. 11-13 Kasım 1931de Atatürk’ün himayesinde Ankara’da yapılan güreşlere katılan Kurtdereli Mehmet Pehlivan burada bulunan Kastamonu Milletvekillerine onu sormuş ve hatırasını anlatmıştır.  

            Kafa Ali Pehlivan

1900dan önceki başpehlivanlar arasında ün yapmış, Kütahyalı olup, 1897de Yenişehirli Ethem Bey’in pehlivanları arasında yer almıştır. Bursa’da askeri eğitim alanında yapılan güreşte katrancı ile yenişemedi. Bu onun iyi bir pehlivan olduğunun işaretidir.

Aynı yıl Şumnulu Rüstem ile yaptığı güreşte de yeniş olmamıştır. Bundan sonra Arap Ali Pehlivanı yenen Şumnulu Küçük Yusuf ile eşleştirildi ve berabere kaldı.

Cihan Şampiyonu Kara Ahmet Bursa Umurbey’de Hergeleci İbrahim’in Kara Ali ile güreştiğini söyler ama sonucu söylemez. [13]

            Bekir Pehlivan

Hakkında fazla bir bilgi yoktur.[14]

            Kıyıcı Osman Pehlivan

İstanbul’un Sarıgüzel Mahallesinde 1870te dünyaya geldi. İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un hem arkadaşı hem de güreş ustasıdır.

Silivrili İzzet Pehlivan

Silivri’de 1880de dünyaya geldi.

                        Grekoromen

            Abdullah Pehlivan

Yazılı belgelere göre ilk defa Avrupalı pehlivanlarla grekoromen güreşi yapan ilk Türk pehlivanıdır.

Arnavutoğlu Ali pehlivanın damadı ve Çatalyazı Köyünden olabilir.[15]

 

                        Osmanlı Döneminde Rumelili Ünlü Pehlivanlar

 

            Bu bölümde ilgili pehlivanların doğum yerleri ve bazı özelliklerine yer verilmiştir.

                                    Bulgaristan    

                        Deliorman

            Kazıkçı Karabekir

Bulgaristan’ın Deliorman bölgesinde bulunan Akkoyun Köyünde 1825-1830 da doğdu.

Çok kuvvetli olması ve özellikle “Dış-kazık” oyununu iyi yapmasından dolayı “Kazıkçı Kara Bekir” diye anılırdı.

 

                        Plevne

Kara İbo Pehlivan

Bulgaristan’ın Plevne İline bağlı Lofça kasabasının Letniça Köyünde 1838 de doğdu. Ünlü Şamdancı Kavasoğlu İbrahim Pehlivanın akrabasıdır.

            Yörük Ali Pehlivan               

Bulgaristan’ın Plevne İline bağlı Lofça kasabasının Pospo Köyünde 1840ta doğdu.

            Büyük Yaşar

Bulgaristan’ın Plevne İline bağlı Lofça kasabasının Leşniça (Letnica) Köyünde 1873te doğdu.

            Kazandereli Memiş Pehlivan

Bulgaristan’ın Plevne İline bağlı Selvi ilçesinin “Dobronurka” köyünde 1859da doğdu. Babası Darıcaoğullarından Hasan Ağadır.

1877-1878 Osmanlı-Rus (93 Harbi) savaşından sonra göç ederek Tekirdağ’ın Kazandere Köyüne yerleşti.   

 

                        Filibe

Filibeli Kara Ahmet

19. yüzyılın son yarısında yaşamış ve güreş yapmıştır.

            Kara Emin Pehlivan

Bulgaristan’ın Filibe iline bağlı Çöp Köyü’nde 1882de doğdu. Edirne’nin Çömlek Köyüne gelip yerleştiği için “Çömlekköylü Kara Emim olarak ün yapmıştır.

 

                        Şumnu

            Katrancı Mehmet

Bulgaristan’ın Şumnu İline bağlı Kadı Köyünde 1859da doğdu. Türkiye’ye göç edip Karacabey’e yerleşti. Daha sonra Balıkesir ili Susurluk İlçesi Göbel Köyünde yaşadı ve orada öldü. [16]

Katrancı Mehmet Pehlivan ile ilgili geniş bilgi için Balıkesir İli Susurluk İlçesi pehlivanları çalışmamıza bakınız.

            Şumnulu Büyük (Koca) Yusuf Pehlivan

 

Bulgaristan’ın Şumnu İline bağlı Karalar Köyünde 1859da doğdu. Babasının adı İsmail’dir.

İngiltere, Fransa ve Almanya’nın yanında ABD de güreşler yaptı. AB dönüşü boğuldu.

                        Kara Osman

            Bulgaristan’ın Şumnu iline bağlı uzunlar Köyünde 1860ta doğdu.

                        Şumnulu Kuru Rüstem Pehlivan

            Bulgaristan’ın Şumnu iline bağlı Osman Pazarı ilçesi Karacaat Köyünde 1860ta doğdu.

                        Küçük Yusuf (Küçük Mehmet) Pehlivan

            Bulgaristan’ın Şumnu iline bağlı Erikli Köyünde 1866da doğdu. Asıl adı Mehmet’tir. Boyu kısa olduğu için “Küçük” lakabı ile tanınmıştır.

                        Pangal Recep

             Bulgaristan’ın Şumnu ilinde1864te doğdu. İri vücutlu olduğu için “Pangal” lakabı ile anılmıştır.

                        İbrahim Safi Pehlivan (Molla İbrahim) Pehlivan

            Bulgaristan’ın Şumnu iline bağlı Yenipazar kasabasının Söğütlü Köyünde 1865te doğdu.

                        Filiz Nurullah

            Bulgaristan’ın Şumnu iline bağlı Bıyıklı Köyünde 1867de doğdu. Boyu 2.17m, 157 kg idi.

                        Salim Pehlivan

            Bulgaristan’ın Şumnu iline bağlı Kayacık Köyünde 1868de doğdu.                     

                        Tevfik Ali Pehlivan

            Bulgaristan’ın Şumnu ilinin Eskicami Mahallesinde 1873te doğdu.

            Kendisinden 6 yaş küçük olan kardeşi “Şumnulu Mestan” lakabı şile ün yapmıştır.

                        Selim Pehlivan

            Bulgaristan’ın Şumnu iline bağlı Didan Köyünde 1875te doğdu.

            Filiz Nurullah’ın yeğenidir.

                        Madaralı Ahmet

            Bulgaristan’ın Şumnu iline bağlı Madara Köyünde 1877de doğdu.